“Debbaş” kelimesi, Türkçede yaygın olarak kullanılan bir terim değildir ve Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde de yer almamaktadır. Ancak, benzer bir kelime olan “debbağ” (Arapça: دباغ) Türkçede “deri sepici” veya “tabak” anlamında kullanılmaktadır. Bu kelime, Osmanlıca kökenli olup, deri işleme sanatını icra eden kişileri tanımlar.
Debbağ’ın Tarihsel ve Kültürel Bağlamı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, debbağlar toplumda önemli bir yer tutmuşlardır. Deri işleme, sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak kabul edilmiştir. Debbağlar, deriyi işleyerek hem günlük yaşamda kullanılan eşyaların üretimine katkı sağlamışlar hem de bu sanatın nesilden nesile aktarılmasında rol oynamışlardır.
Günümüzde Debbağlık ve Deri İşleme
Modern dünyada, debbağlık mesleği yerini endüstriyel üretime bırakmış olsa da, geleneksel deri işleme teknikleri bazı bölgelerde hâlâ yaşatılmaktadır. Özellikle Türkiye’nin bazı illerinde, geleneksel yöntemlerle deri işleme atölyeleri faaliyet göstermektedir. Bu atölyelerde, debbağlık mesleğinin incelikleri öğrenilmekte ve yaşatılmaktadır.
Debbağlığın Geleceği ve Önemi
Günümüzde, geleneksel zanaatların korunması ve yaşatılması büyük önem taşımaktadır. Debbağlık gibi mesleklerin gelecekte de varlığını sürdürebilmesi için, bu alandaki bilgi ve becerilerin genç nesillere aktarılması gerekmektedir. Ayrıca, sürdürülebilir üretim ve çevre dostu yöntemlerin ön plana çıkmasıyla, geleneksel deri işleme tekniklerine olan ilgi yeniden artabilir.
Sonuç
“Debbaş” kelimesi, Türkçede yaygın olarak kullanılmayan bir terimdir. Ancak, benzer anlam taşıyan “debbağ” kelimesi, tarihsel ve kültürel açıdan önemli bir yer tutmaktadır. Debbağlık mesleği, geçmişten günümüze gelen bir zanaat olarak, geleneksel sanatların korunması ve yaşatılması adına büyük bir öneme sahiptir.
3. Bâtınî propagandacılar, dâîler, duat : Gerek dâî-i ekber ve gerekse dâî-i me’zun lakaplarını alan propagandacılara duat veya ebvab da denir (İbrâhim Â. Çubukçu). 1. Bir yüzeyin üzerindeki düzgün olarak yayılmış kısım, böyle kısımlardan her biri, kat, katman : “Kum tabakası.” “Yağ tabakası.” “Toprak tabakası.” “Boya tabakası.
Doruk!
Fikirlerinizle metin daha derli toplu oldu.
Çarşı terimi, Farsçadan gelir ve bir kasabanın halka açık pazar bölgesini ifade eder . Çarşı terimi bazen o bölgede çalışan tüccarları , bankacıları ve zanaatkârları topluca ifade etmek için de kullanılır. Osmanlı Türkçesinde “Aşkım” denmez. Onun yerine “Saadet-i Seniyyem” derlermiş.Anlamı ise “ Çok mühim,kıymetli,âli olan ” demektir. 17 Kas 2022 Osmanlı Türkçesinde “Aşkım” denmez.Onun yerine “Saadet-i …
Yıldız! Fikirleriniz, yazının derinliğini artırdı; daha geniş bir perspektif kazandırarak metni zenginleştirdi.
Baz-ban: Kuşçu, avcı . Cihan-ban: Cihânı koruyan (pâdişah). Çarşı terimi, Farsçadan gelir ve bir kasabanın halka açık pazar bölgesini ifade eder . Çarşı terimi bazen o bölgede çalışan tüccarları , bankacıları ve zanaatkârları topluca ifade etmek için de kullanılır. Çarşı terimi, Farsçadan gelir ve bir kasabanın halka açık pazar bölgesini ifade eder . Çarşı terimi bazen o bölgede çalışan tüccarları , bankacıları ve zanaatkârları topluca ifade etmek için de kullanılır.
Alpay! Saygıdeğer dostum, sunduğunuz görüşler yazıya canlılık kattı ve anlatımı güçlendirdi.
Osmanlı Türkçesinde “Aşkım” denmez. Onun yerine “Saadet-i Seniyyem” derlermiş.Anlamı ise “ Çok mühim,kıymetli,âli olan ” demektir. (ﺍﻧﻮﺍﺭ) i. (Ar. nūr’un çoğul şekli envār) Nurlar, ışıklar : Tuttu cihânı ser-te-ser envâr-ı Mustafâ (Süleyman Çelebi). Neşr-i envâr eyleyip hurşîd-i rahşandır gelen (Fıtnat Hanım).
Göktürk! Görüşleriniz, yazının ana mesajını daha net ifade etmemde yol gösterici oldu, teşekkür ederim.